Biyolog Mustafa Akkoca’nın kaleme aldığı detaylı analiz, Toroslar'da kurulması planlanan Güneş Enerjisi Santralleri'nin (GES) bölgede yaratacağı ciddi çevresel, tarımsal ve kültürel sorunlara dikkat çekiyor. Akkoca, bölgedeki muhtarların ve halkın direnişine katılarak, doğayı, su döngüsünü, tarımsal üretimi ve kültürel değerleri yok etme potansiyeline sahip projelere karşı bilimsel bir değerlendirme sunuyor.
Su Döngüsü ve Hayati Önemi
Akkoca, GES projelerinin en büyük zararlarından birinin bölgenin su döngüsüne vereceği zarar olduğunu ifade ediyor. Hidrolojik döngünün, bölgedeki akarsu ve yeraltı su kaynaklarının temelini oluşturduğunu belirterek, özellikle Toroslar’a yağan karların dolinlerde birikerek yaz aylarına kadar yavaş yavaş eridiğini ve bölgenin su ihtiyacını karşıladığını vurguluyor.
"Gazipaşa’da tarımla uğraşan herkes bilir ki, kışın yaylalara kar yağmazsa yazın sahilde ciddi kuraklık olur. İşte binlerce dönüme kurulacak GES projeleri, bu döngüyü bozacak ve bölgede tarımı ciddi şekilde etkileyecektir," diyen Akkoca, su kaynaklarının korunmasının, enerji üretiminden daha stratejik bir öneme sahip olduğunun altını çiziyor.
Tarımsal Üretim Tehdit Altında
Gazipaşa, Anamur ve Alanya’nın Türkiye’nin en değerli tarım ürünlerini üreten bölgelerden biri olduğunu belirten Akkoca, GES projelerinin bu üretimi olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor. Gazipaşa’nın özellikle turfanda ürünlerde Türkiye için stratejik bir konumda olduğunu ifade eden Akkoca, şu uyarıda bulunuyor:
"Böylesine tarımsal açıdan değerli bir yerde, bu projelerin hayata geçirilmesi sadece tarım sektörünü değil, bölgenin ekonomik yapısını da yok edecektir. Tarım alanlarında faaliyet gösteren kuruluşların bu sürece sessiz kalmasını anlamak mümkün değil."
Kültürel Miras ve Yayla Yaşamı Yok Olacak
Toroslar, yalnızca doğa ve tarım açısından değil, kültürel miras açısından da büyük bir öneme sahip. Akkoca, Yörük kültürünün binlerce yıldır doğayla uyum içinde sürdürüldüğünü belirterek, GES projelerinin bu kültürel mirası yok edeceğini söylüyor.
"Biz Yörükler, yaylalarımızı kadim bir kültürün parçası olarak görür ve onlara zarar vermeden yaşarız. Şimdi bu toprakların şirketlere devredilmesi ve 'yerleşim yeri yok' denilmesi, atalarımızın ruhuna bir hakarettir. Bu bölgeler hepimizin ortak mirasıdır," diyor Akkoca.
Biyoçeşitliliğe Büyük Tehdit
GES projelerinin biyoçeşitlilik üzerindeki etkisine de dikkat çeken Akkoca, tesislerin ve kablo hatlarının korunması için bölgedeki kemirgenlerin zehirle yok edilmesinin planlandığını belirtiyor. Bu durumun, yalnızca kemirgenleri değil, onları avlayan şahin, kartal gibi yırtıcı hayvanları da yok edeceğini ifade eden Akkoca, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Toroslar, yaban keçisi, Anadolu parsı ve vaşak gibi koruma altındaki hayvanların yaşam alanıdır. Bu projeler, bu türleri ve ekolojik dengeyi onarılamaz şekilde bozacaktır. Üstelik karstik coğrafyanın mağara ekosistemlerinde henüz keşfedilmemiş mikro ve makro canlılar olabilir. Yeterli biyolojik çeşitlilik analizi yapılmadan bu projelerin hayata geçirilmesi, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracaktır."
“Güneş Enerjisine Karşı Değiliz”
Akkoca, güneş enerjisi üretimine tamamen karşı olmadıklarını, ancak bu projelerin yanlış yerlere planlandığını vurguluyor. Toroslar’daki karstik ekosistemin, üretilecek enerjiden çok daha değerli olduğunu ifade eden Akkoca, "Bizim tarımımız ve kültürümüz ülkemizin kalkınmasında en az enerji kadar değerlidir. Ülkemiz, başka yerlerden enerji üretebilir; ancak bu bölgeyi kaybettiğimizde geri dönüşü olmayacaktır," diyor.
Halkı Mücadeleye Çağrı
Mustafa Akkoca, bu mücadelenin yalnızca muhtarların değil, tüm bölge halkının sorumluluğu olduğunu belirtiyor ve Gazipaşa halkını, kendi geleceğini koruma adına harekete geçmeye çağırıyor:
"Bu mücadele, sadece bir mahalle meselesi değil, hepimizin yaşamı için büyük bir önem taşıyor. Ben ve arkadaşlarım bu mücadelenin bir parçası olacağız. Gazipaşa halkı, kendi geleceğini savunmak için birlik olmalıdır."
Sonuç
Toroslar’a kurulacak olan GES projeleri, enerji üretimi adına doğa, tarım ve kültür üzerinde büyük bir tehdit oluşturuyor. Bölge halkının bu konuda farkındalık geliştirmesi ve doğa dostu bir enerji üretimi için daha uygun çözümler aranması gerektiği açık. Mustafa Akkoca’nın sözleri, bu mücadelenin bilimsel ve kültürel temellerini gözler önüne seriyor ve tüm Gazipaşa halkını harekete geçmeye davet ediyor.
